Kripto Para ve Ulus Devletin Geleceği

Hayrunnisa ŞEN DOĞRUYOL / Vergi Müfettişi

 

Devlet, Ulus-Devlet, Egemenlik ve Para Basma Yetkisi

Platon’a göre devlet (politeia), yaşayan bütün yurttaşların tarihsel olarak gelişmiş haklarının ve bu haklara karşılık gelen görevlerinin bir tür özeti, genel talepler ile kişisel hak ve isteklerin gücünden türemiş canlı, yaşayan bir birim, bir bütünlüktür (Platon, 2005, s. 3). İbn-i Haldun’ a göre devlet, asabiyet ile var olan ve ancak onun kuvvet ve üstünlüğü ile devam edebilecek halkın idaresini ve onları korumayı kendi üstüne almış bir kuruldur (İbn-i Haldun, Mukaddime, C:1, s.363; C:2, s. 97, 1968). Giddens’a göre devlet, belirli bir toprak parçası üzerinde egemen olan, yasal sisteme dayanan ve politikalarını yürütebilmek adına askeri güç kullanma yeteneğine sahip olan bir politik aygıttır ( Giddens, 2005, s. 419).

Günümüzde modern dünyanın şekil almasında en büyük katkıya sahip olan temel kurumlardan biri olan devlet, “ulus devlet” olma özelliğini taşımaktadır. Milletin, siyasi olarak örgütlenmiş bir biçimi olan ulus devlet, meşruiyet kaynağı olan ulusun etrafında birleştiği bir kurumdur(H. Yalçınkaya, Çılbant, N. Yalçınkaya, 2012, s. 12).

Geleneksel devlet anlayışından farklı olarak ulus devletlerin gelişmesi ile birlikte, egemenlik, vatandaşlık ve ulusçuluk kavramlarının da geliştiği görülür. Bir hükümetin, belirli sınırları olan bir alan üzerinde otoritesinin olması ve bu alan üzerinde en üstün güç olması en genel anlamıyla egemenliğin tanımını oluşturur. Bahsi geçen otorite, kural koyma gücünü ifade etmekteyken; en üstün güç olma meselesi devleti diğer örgütlenme biçimlerinden ayırır.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’na göre egemenlik; kayıtsız, şartsız milletindir ve Türk Milleti; egemenliğini, Anayasanın koyduğu esaslara göre, yetkili organları eliyle kullanır (AY, m.6). Bu yetkili organlardan biri, milletin iradesinin yansıması olan TBMM’dir ve TBMM’nin görev ve yetkilerinden biri de de para basılmasına karar vermektir (AY, m.87).

Merkez Bankasının kuruluşuna esas teşkil eden kanun ile Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 87’nci maddesine göre TBMM’ye ait olduğu belirtilen para basma yetkisi, Merkez Bankasına devredilmiş ve banknot ihracı yetkisine ilişkin süre sınırlaması 1994 yılında tamamen kaldırılmıştır (1715 sayılı TCMB Kanunu, m.1; 3985 sayılı TCMB Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun m.1).

Ekonomide Küreselleşme ve Ulus-Devlet

Özellikle 1990’lı yılların başlarından itibaren dünyada sıkça kullanılmaya başlanan küreselleşme kavramı, yalnızca ekonominin bir kavramı olmayıp aynı zamanda sosyal, siyasal ve kültürel yönleri de bulunan çok boyutlu bir olgudur. En genel haliyle ekonomide küreselleşme, dünya ticaretini evrensel boyutta serbestleştirme çabaları olarak tanımlanabilir (Seyidoğlu, 2007, s.215).

Ekonomide küreselleşme ile; ulus-devletin küçüldüğüne, hatta otorite ve egemenliğini kaybettiğine ilişkin bir takım görüşler (güçlü liberal küreselleşme yaklaşımı) olduğu gibi ekonomide küreselleşme karşısında; ulus-devletin hala güçlü bir şekilde varlığını devam ettirdiği yalnızca yeni düzene göre şekillendiği yönünde görüşler (sorgulayıcı küreselleşme yaklaşımı, küresel kapitalizm yaklaşımı, yeni emperyalizm yaklaşımı) de mevcuttur (Konak, 2011, s.160).

Küreselleşmenin ulus-devlet üzerine etkisi hangi yönüyle tartışılırsa tartışılsın açık olan, ulus-devletin yeniden tanımlanmaya ihtiyacı olduğudur. Çünkü küreselleşme olgusu ile birlikte ulus-devletlerin kendi sınırları içindeki egemenlikleri de birçok açıdan tartışılır hale gelmiştir. Ulus-devlet ile sahneye çıkan egemenlik anlayışı, sistemin yeni aktörleri şeklinde ön plana çıkmış olan uluslararası örgütler, çok uluslu şirketler, ekonomideki entegrasyonlar, siyasal birliklerin uygulamaları ile gittikçe aşınmaktadır (Habermas, 2002, 27). Artan ekonomi alanında ve siyasi bağımlılık, ulus-devletlerin kendi iradelerine dayalı ekonomi ve sosyal politikalar üretmesini engellemektedir. Bugün bu aktörlere “kripto para” adı ile bir yenisini daha eklemek mümkündür.

Bir Vatansız Para: Kripto Para ve Ulus-Devlet

Mal veya hizmetlerin değiş tokuş işlemi; takas yöntemi ile başlayıp sonrasında mal parayla, altın/gümüşle, daha sonra altın karşılığı olan değerli kâğıtlarla, bunları takiben de altın karşılığı bulunmayan güvene dayalı itibari parayla gerçekleştirilmiştir. 21. yüzyılda ise paranın geldiği son noktaya şahitlik etmekte ve dijital, sanal, kripto paraların finansal/reel sistemdeki ağırlığının arttığını görmekteyiz.

Her ne kadar kripto para olarak adlandırılsa da temelinde blok zincir teknolojisi bulunan bir şeyin para olarak kabul edilip edilmediği tartışmalıdır.(Örneğin; ABD’de emtia, İsviçre’ de menkul kıymet, Japonya’ da varlık benzeri, Almanya’da para birimi olarak kabul görmektedir.) Kripto paranın ne olduğu ile ilgili literatürde ortak bir tanım yoktur ve zaten onu tanımlamak kolay da değildir (Houben, Snyers, 2018, s. 23). Hal böyleyken aslında kripto para yerine “kripto varlık” ifadesinin kullanılması daha kapsayıcı olacaktır, fakat yaygın kullanılan ismi kripto para olduğundan yazımızda da bu ifade tercih edilmiştir. En genel haliyle kripto para: finansal işlemleri yürütmek için kriptografik işlevleri kullanan ve herhangi bir merkezi otorite tarafından kontrol edilmeyen internet tabanlı bir değişim aracıdır. (Rosic, 2018, s.1.)

Kripto paraların, güvenilir bir üçüncü tarafa (bankalara) ihtiyaç duymadan kullanılması ve kripto para arzının madenciler tarafından gerçekleştiriliyor olması dünyada yeni bir tartışmaya yol açmıştır. Bu tartışmanın odağında “decentralized currency”, “peer-to-peer money”  yani “merkezi olmayan para”, “eşler arası para” kavramları yer almaktadır. Merkezi olmayan para birimi veya eşler arası para, üçüncü bir tarafa ihtiyaç duymadan başka bir malın servetini veya sahipliğini aktarmak için kullanılan bankasız bir yöntemdir.

Tam da bu tartışmanın ortasında değinilmesi gereken bir kavram mevcuttur: “Vatansız para”. Vatansız para (stateless money veya stateless currency) kavramı, aslında ilk kez “Avro” için kullanılmış bir kavramdır ve vatansız bir para birliği kurmak, avronun orijinal günahı sayılmaktadır (Cesaratto, 2017 s. 992). Avrupa Birliği’nin nihai hedefi olan siyasi birliğin gerçekleştirilebilmesi ekonomi temeline dayandırıldığından, bu hedefe ulaşabilmek adına tek para birimine geçiş öngörülmüştür. Avrupa Birliği’ne üye ülkelerin tedrici olarak parasal birliğe dahil olması ile bu ülkelerin merkez bankalarının para politikaları ile ilgili yetkilerinin Avrupa Merkez Bankası’na devredilmesi ile vatansız para kavramı sıkça kullanılır olmuştur. Çünkü egemenliğin simgelerinden biri olan para basma yetkisi ve milli para birimi üye devletlerin elinden alınarak ulus üstü bir mekanizmaya devredilmiştir. Üye ülkelerin merkez bankaları, yalnızca Avrupa Birliği Merkez Bankası’nın para politikaları ile ilgili alacağı kararların bir uygulayıcısı olarak kalmışlardır.

Avro için kullanılan “vatansız para” kavramı, aslında günümüzde kripto para birimleri için daha uygun bir kavram gibi görünmektedir. Çünkü Avro için bir merkez mevcuttur ve Avro ile yapılan her türlü işlem ilgili devletlerin kontrolü altında ve yasal olarak kaydedilerek gerçekleştirilmektedir. Oysa kripto para birimleri için aynı şartlar geçerli değildir. Kripto paralar ile gerçekleştirilen işlemler için herhangi bir otoritenin onayı aranmadığından, kripto paraların her anlamda sınırları da belli değildir.

Bir kağıt parçası olan itibari paraları değerli yapan devletin onu yasal olarak para kabul etmesinden kaynaklanır. Ve bu nedenle, para basma yetkisi devletin tekelindedir Altındaki imzalara, düzenlendiği kağıdın taklit edilemeyeceğine ve merkezi otoriteye güven üzerine kurulmuş, mal ve hizmet alışverişi için kullanılan kağıt paraya itibari para (fiat money) denir (Çarkacıoğlu, 2016, s. 146). Para basma yetkisi, ulus-devletin en önemli egemenlik yetkilerinden biridir. Bu nedenle ulus-devletler, ülkesinde geçerli para birimi üzerinde tam bir kontrole sahip olmayı istemektedirler (Barimeks, 2019, s.1).

Değerlendirme ve Sonuç

Birch’ e göre; “yeni ekonomiler için her zaman yeni bir para türü gerekmiştir”. Üretilen mal ve hizmetlerin mübadele gereksinimini karşılamak üzere keşfedilen ve kullanılan mübadele araçları; Mezopotamya’nın yazılı plaklarda paradan bahsetmesinden, Facebook’un dijital parası olan Librası’nı tanıtmasına kadar geçen süre içinde çok renkli ve dinamik bir dönüşüme sahne olmuştur. Takas ekonomisinde yalnızca mübadele aracı olma fonksiyonunu taşıyan para, zamanla devletlerin politika aracı haline gelmiştir. Dijital ekonominin hakim olduğu günümüzde ise mevcut para ve ödeme araçlarına alternatif ve hatta geleneksel para teori ve uygulamalarını rafa kaldıracak “kripto para” kavramı tartışılır hale gelmiştir.

Blok zincir teknolojisi ile merkezi olmayan kripto paraların; endüstriyel sektörleri, ticari süreçleri, hükümet yapılarını ve ekonomide sistemleri değiştirme potansiyeli sınır tanımaz görünmektedir. Merkezi olmayan kripto paralar nedeni ile sınırları olmayan bir ekonomi sisteminin oluşturulma çabası ile devletlerin, para ve maliye politikalarının kontrolünde, para transferlerinin kaynağının belirlenmesinde zorluklar yaşayacağı açıktır.

Nitekim para transferinin kaynağının belirlenmesine ilişkin, ülkemizde Hazine ve Maliye Bakanlığının 01.04.2021 tarihinde yapmış olduğu basın açıklamasında, kripto varlıkların anonim yapıda olmaları nedeni ile suç gelirlerinin aklanması ve terörizmin finansmanı faaliyetlerinde de yoğun olarak kullanılabilme potansiyelinin olduğu gerekçesi ile bu piyasa aktörlerinden MASAK’ın bilgi talep edeceği kamuoyuna duyurulmuştur.

Para politikası açısından değerlendirildiğinde, merkezi olmayan kripto paralar, para basma yetkisini devlet adına gerçekleştiren merkez bankacılığı sisteminin büyük bir sorunu haline gelmiştir. Madencilik faaliyeti ile üretilen kripto paraların, para arzı (M3 dahil) tanımına dahil olmaması, para arzının kontrolünün giderek zorlaşması ve böylece para politikası etkinliğinin olumsuz yönde etkilenmesini gündeme getirmektedir. Bu nedenledir ki dünyadaki merkez bankaları ülkelerine ait kripto paralarını üretmeyi gündemlerinde tutmaktadır. Nitekim Türkiye’ nin 2019-2023 yılları arasını kapsayan 11. Kalkınma Planı’nında yer alan hedefler arasında, blok zincir tabanlı dijital merkez bankası parasının (Diji Lira) uygulamaya konulacağı da yer almaktadır.

Maliye politikası açısından değerlendirildiğinde ise kripto paraların ve bunlara ilişkin faaliyetlerin, hem mali bir kaynak teşkil etmesi, hem de süper akışkan yapısı nedeniyle kontrolsüz fon akışına neden olması gibi nedenlerle vergilendirilmesi tartışılmaktadır. Ancak  kripto paralar dünyada ortak bir kabul ile tanımlanmadığı müddetçe, bunların ve bunlara ilişkin faaliyetlerin birer maliye politikası aracı olması oldukça uzak görünmektedir.

Tüm bu açıklamaların yanında, kripto para sisteminin, başından beri birçok amaç, vizyon ve hizip içeren, gelişmekte olan, dağıtılmış bir anayasal proje olduğu yönünde görüşler de mevcuttur. Sınırları olmayan ve çeşitli şekillerde istikrar kazandırılmaya çalışılan bir varlık ile egemenliğin en önemli simgelerinden biri olan para basma yetkisinin ulus-devletlerin elinden alınması ve kağıt paraların değerini oluşturan devlet itibarının önemsiz hale getirilmesinin bir sonucu olarak ulus-devlet ve onun egemenlik anlayışının bir dönüşüm içinde olduğu açıktır. Küreselleşme olgusu ile ekonomide ve sosyal olarak hedeflenen zaten yeni bir düzen midir bilinmez ancak, görünen şudur ki mevcut gelişmeler her haliyle ulus-devlet ve egemenlik anlayışını etkilemektedir.